Bu rakamı duyan arabayı satar! Fatih Altaylı benzin ve motorindeki felaket rakamını açıkladı
Ünlü gazeteci Fatih Altaylı, benzin ve motorin fiyatlarında tansiyonu yükselten tahminlerde bulundu. Ülkenin dört bir yanındaki sürücüler, akaryakıt fiyatlarındaki hızlı yükselişle başa çıkmaya çalışırken, Altaylı'nın flaş açıklaması gündemi sarstı.
Son zamanların en çok tartışılan konularından biri olan benzin ve motorin fiyatları, ekonomik dalgalanmaların gölgesinde gündeme oturmuş durumda. Gazeteci Fatih Altaylı ise bu konuda cesur bir tahminde bulundu. Altaylı, döviz kurlarındaki artışın ve ekonomik zorlukların devam etmesi halinde, motorin ve benzin fiyatlarının önemli bir sıçrama yapabileceğini ileri sürdü.
Yazdığı köşe yazısında ekonominin bu seyirde devam etmesi durumunda, benzin ve motorin fiyatlarının yakın bir gelecekte 70 lira sınırını aşabileceğini öne sürdü. Bu sözler, akaryakıt fiyatlarındaki artışın toplumun gündemindeki yerini daha da sağlamlaştırdı.
Ülke genelindeki sürücüler, yakıt masraflarının artmasıyla cebinden daha fazla ödemek zorunda kalmaktan endişe ederken, Fatih Altaylı'nın tahmini, akaryakıt fiyatlarının geleceği hakkındaki belirsizliği daha da artırdı. Bu bağlamda, benzin ve motorin fiyatlarının nasıl bir seyir izleyeceği ve ekonomik faktörlerin nasıl etkileyeceği merak konusu olmaya devam ediyor.
Motorin fiyatlarına yönelik son zamlar, sürücülerin bütçelerini ciddi şekilde etkilemeye başladı. Akaryakıt fiyatlarındaki bu artışlar sonucunda motorin için 2 lira 3 kuruşluk bir zam gerçekleşti ve bu değişiklik hemen pompa fiyatlarına yansıdı.
Benzin fiyatları da zam furyasına katılıyor. 14 Eylül 2023 tarihinden itibaren benzin fiyatlarında geçerli olmak üzere 1 lira 64 kuruşluk bir zam bekleniyor. Ünlü gazeteci Fatih Altaylı, yakıt fiyatlarındaki bu artışların önümüzdeki günlerde benzinin litre fiyatının 68 TL'yi aşabileceğini iddia etti.
Fatih Altaylı, köşe yazısında, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in geçmişte benzer fiyat artışlarına tanık olduğunu ve bu konuda benzer açıklamalar yaptığını hatırlattı. Bakanlığın "Avrupa'da bizden daha pahalı" gibi açıklamalarının, geçmiş dönemlere özlemi işaret ettiğini belirtti.
Altaylı, 2007-2009 yılları arasında Mehmet Şimşek'in bakanlık görevini yürüttüğü dönemde benzinin litre fiyatının ortalama 3,38 TL olduğuna dikkat çekti. Aynı dönemde dolar kuru 1,55 seviyelerindeydi. Türkiye'nin bu dönemde dünyanın en pahalı akaryakıtının satıldığı ülkelerden biri olduğunu ve bir litre benzinin 2,1 dolara alıcı bulduğunu vurguladı.
2013 yılında ise Türk ekonomisinin kağıt üzerinde parlak bir dönem yaşadığına işaret eden Altaylı, benzinin litre fiyatının 5 TL, dolar kurunun ise 1,9 TL olduğunu hatırlattı. Bu dönemde de Türkiye'nin benzinin litre fiyatının en yüksek olduğu ülkelerden biri olduğunu belirtti.
Altaylı, günümüzdeki zamların sadece fiyat artışı değil, aynı zamanda alım gücünün azalmasıyla ilgili bir sorun olduğuna dikkat çekti. Geçmişteki yüksek fiyatlarla karşılaştırıldığında, Türk halkının alım gücünün günümüzde daha da azaldığını ifade etti. Bu nedenle, akaryakıt fiyatlarının yanı sıra ekonomik faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti.
Yakın tarihlerde gerçekleşen zamlar, akaryakıt fiyatlarındaki dramatik artışlarla birçok vatandaşın bütçesini altüst etti. Sadece 1,5 ay öncesine bakacak olursak, geçen Mayıs ayında asgari ücretle geçinen bir kişi, 8 bin 500 TL maaşla tam 439 litre benzin alabilirdi. Ancak, bugün asgari ücret 11 bin 202 TL'ye yükselmesine rağmen, aynı maaşla sadece 332 litre akaryakıt alabiliyor.
Bu, asgari ücretle geçinen bir kişinin deposundan 100 litre benzinin çalındığı anlamına geliyor. Peki, neden? Bakanlık, bu artışları "Avrupa'da bizden daha pahalı" diyerek savunuyor. Ancak gerçekler oldukça farklı.
Fransa ve İspanya gibi Avrupa ülkelerinde, geçen yaz 2,2 avro olan akaryakıt fiyatları yüzde 17'lik bir düşüşle 1,8 avroya geriledi. Bu, bir Fransız asgari ücretlinin maaşıyla yaklaşık 850 litre akaryakıt alabileceği anlamına geliyor. Bu, bir Türk asgari ücretlinin alabildiğinin iki katından fazla.
Peki, siz bu duruma ne diyeceksiniz, Sayın Bakan? Muhtemelen, eski bakanlığınız döneminde akaryakıt fiyatlarını 2 doların üzerine çıkarmak istiyorsunuz. 2013 yılında litre fiyatı ortalama 3,38 TL iken, dolar kuru 1,55 seviyesindeydi. Yani, o dönemde Türkiye dünyanın en pahalı akaryakıtını satan ülkelerden biriydi ve bir litre benzin 2,1 dolar civarında satılıyordu.
2013 yılında litre fiyatı 5 TL'ye çıkarken, dolar kuru 1,9 TL idi ve bir litre benzin 2,6 dolara satılıyordu. Günümüzde ise bu fiyatlar sadece fiyat artışı sorunu değil, aynı zamanda alım gücünün azalması sorununu yansıtıyor.
Siz, akaryakıt fiyatlarını artırırken, vatandaşın alım gücünü düşünüyor musunuz, Sayın Bakan? Bu artışların ardındaki gerçek sorun, ekonomi yönetimindeki hatalar ve yanlış politikalardır. IMF ile yapılan anlaşmalardan uzak durmak ve IMF'in ucuz faizli kredisini almayı reddetmek gibi. Ancak kamu harcamalarını kısmak ve tasarruf istemek gibi öneriler, mevcut iktidar için kabul edilemez gibi görünüyor. İşte bu nedenle, bu politikalar Sayın Bakan Şimşek'in başını ağrıtacaktır. Ancak bu suçlamaları yemeyeceğinden eminim. Kamuda tasarruf talep etmek büyük bir suçtur, çünkü iktidar için "lüks ve şatafat" demektir. Ve bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur. Şimşek'in başına gelebilecek tek şey, yaptığı bu "tasarruf" isteğinin mevcut iktidarın gözünde büyük bir suç olarak kabul edilmesidir.
Altaylı'nın benzin ve motorin fiyatlarıyla ilgili bu çarpıcı tahmini, ekonomideki dalgalanmalar ve döviz kurlarındaki artışın akaryakıt fiyatlarına etkisini gösteriyor. Araç sahipleri için yakıt maliyetleri artarken, bu durum aynı zamanda genel yaşam maliyetlerini de etkileyebilir. Yakıt fiyatlarının artışı, tüketicilerin harcamalarını ve bütçelerini olumsuz yönde etkileyebilir, bu da ekonomik belirsizliklerin derinleşmesine neden olabilir. Özellikle günlük yaşantısında araç kullananlar için bu gelişmeler yakından takip edilmesi gereken bir konu olarak ön plana çıkıyor.