Çocuklarda ishal tehlikesine dikkat! Bu süreden uzun sürüyorsa o hastalığın belirtisi olabilir
Uzmanlar çocuklarda ishalin önemine dikkat çekti! Süresi 14 günü geçiyorsa hemen önleminizi alın! Tüm detaylara haberimizden ulaşabilirsiniz.
ÇOCUKLARDA İSHAL SÜRESİ
Çocuk Gastroenterolojisi Uzmanı Doktor Meltem Gülşan çocuklarda yaşanan kronik ishalle ilgili önemli açıklamalar yaptı. 14 günden uzun süren ishalin kronik ya da persistan ishal olarak adlandırıldığını belirten Gülşan kronik ishalin tüm dünyada yüzde 3 ile 20 arasında değişkenlik gösterdiğini söyledi. Kronik ishalin sebeplerinin farklı olduğunu söyleyen Gülşan gelişmekte olan ülkelerde bağırsak enfeksiyonlarının kronik ishalin önemli etkenlerinden olduğunu ve bu çocukların sosyoekonomik şartlar, beslenme bozuklukları, mikrobesin eksikliği gibi sebeplerle yaşandığını belirtti. Uzman akut ishalin 7 gün ile 10 gün arasında sürdüğünü belirtti ve konu ile ilgili şu açıklamaları yaptı; 'Kronik ishale sebep olan durumlar temel olarak osmotik ve sekretuvar olarak ikiye ayrılıyor. Bazı hastalıklarda iki mekanizma da ishal oluşumunda etkili olabilir. Hastanın dışkılama sıklığı, volümü, kan ve mukus içermesi, çocuğun diyeti ile ilişkinin sorgulanması gerekiyor. Hastalığa eşlik eden karın ağrısı, kilo kaybı, kusma organik hastalık için uyarıcıdır. Eklem yakınması ve ağız ülserleri inflamatuar bağırsak hastalıklarına eşlik edebiliyor. Enfeksiyöz ishal için başka hastalarla temas ve yapılan seyahatlerin de sorgulanması gerekiyor. Tekrarlayan akciğer enfeksiyonu, rektal prolapsus, kistik fibrozis için tipiktir ancak kronik ishale eşlik eden ağır sistemik enfeksiyonlar immün yetmezliğinin göstergesi olabilir. Fiziki muayene sırasında hastanın kilo, boy ve baş çevresi ve büyüme geriliği değerlendirilmelidir. Kilo alımında azalma, durma, kilo kaybı olması önemli hastalığın habercisidir.
Karın muayenesi sırasında iç organlarda şişlik hissedilmesi, malabsorbsiyon sendromları veya bakteriyel çoğalmaya sebep olur. Anal muayenede inflamatuar bağırsak hastalığı ile ilgili fistül ağzı gibi perianal hastalık keşfi veya rektal kuşede kanlı dışkı olabilir. Büyüme geriliği veya kilo alımı yetersiz olan hastalarda tetkiklerin aşamalı şekilde yapılması gerekiyor. İlk olarak gaita incelemesi, mikrobiyolojik testler, bağırsak emilim testleri, çölyak ve besin alerjisi değerlendirilmelidir. Daha sonra radyolojik, endeskopik ve histolojik tetkiklerin yapılması gerekir. Çocukluk çağınsa yağ malabsorbsiyonunun en ciddi olduğu hastalık kistik fibrozis olarak bilinir. Çölyak hastalığı inek sütü protein alerjisi ve crohn hastalığında yağ malabsrobsiyonu olarak gelişebiliyor. İlk olarak tetkikle tanı konulamayan hastaya endoskopi veya kolonoskopi yapılıp mukoza görünümü değerlendirilerek biyopsi alınır. Biyopsinin histopatolojik olarak değerlendirilmesi ile çölyak hastalığı, inflamatuar bağırsak hastalıkları, alerjik enteropatiler, intestinal lenfienjiektazi tanısı konur. Tanı konulamıyorsa immünhistokimyasal ve elektron mikroskop ile tetkik yapılabilir. Safra asit malabsorbsiyonundan şüphe edilen hastalarda dışkıda total ya da spesifik safra asitleri ölçülebilir. Tanı için gerekiyorsa motilite çalışması, elektofizyolojik çalışma ve konjenital ishallerde genetik araştırmalara başvurulabilir.'