Işık hızı nedir? Işık hızını ilk olarak kim, neden ölçmüştü?
Evrenin en temel ve gizemli kavramlarından biri olan ışık hızı, hem bilim dünyasında hem de popüler kültürde büyük bir merak konusu olmuştur. Işık hızı, boşlukta yaklaşık 299,792,458 metre/saniye (m/s) olarak bilinir ve evrende bilinen en yüksek hızdır. Bu hız, modern fiziğin ve özellikle de Einstein'ın izafiyet teorisinin temel taşlarından biridir. Peki, ışık hızını ilk olarak kim, nasıl ve neden ölçmüştü? İşte ışık hızının tarihçesi...
Işık hızı nedir?
Işık hızı, elektromanyetik dalgaların, özellikle de ışığın, boşlukta kat ettiği hızdır. Bu hız, c harfi ile gösterilir ve yaklaşık olarak 299,792,458 m/s'ye eşittir. Işık hızı, evrende mutlak bir sınır olarak kabul edilir; yani hiçbir şeyin bu hızdan daha hızlı hareket etmesi mümkün değildir.
Işık hızını ilk ölçen kişi kimdir?
Işık hızını ilk olarak ölçen kişi, 17. yüzyılda yaşayan Danimarkalı astronom Ole Romer'dır. Romer, 1676 yılında ışık hızını ölçmek için Jüpiter'in uydularından biri olan Io'nun hareketlerini gözlemlemiştir. Peki, Romer neden ve nasıl bu ölçümü yapmıştı?
Romer'in ölçüm yöntemi
Ole Romer, ışık hızını ölçmeye yönelik çalışmasını gerçekleştirdiği dönemde, Paris Kraliyet Gözlemevi'nde çalışıyordu. Romer'in dikkatini çeken şey, Io'nun Jüpiter'in gölgesine girip çıkarken gözlemlenen zamanlamadaki değişikliklerdi. Io, Jüpiter'in etrafında düzenli bir yörüngede dönmekteydi, ancak Dünya'dan yapılan gözlemler, bu geçiş zamanlarının bazen erken, bazen de geç olduğunu gösteriyordu.
Romer, bu zaman farklarının nedeninin Dünya'nın Jüpiter'e olan uzaklığındaki değişiklikler olduğunu fark etti. Dünya, Güneş etrafında dönerken Jüpiter'e yaklaşıyor veya uzaklaşıyordu. Eğer ışık anında bir noktadan diğerine gitmiyorsa, Io'nun gözlemlenen geçiş zamanlarındaki değişikliklerin ışığın belirli bir hızda hareket ettiğini gösterdiğini düşündü.
Romer, bu gözlemleri kullanarak ışığın hızının sonlu olduğunu ve yaklaşık 220,000 km/s olduğunu tahmin etti. Her ne kadar Romer'in tahmini modern değerimizden biraz uzak olsa da, onun çalışması ışığın anında yayılmadığını ve sonlu bir hızla hareket ettiğini gösteren ilk somut kanıtı sağlamıştı.
Romer'in çalışması, dönemin bilim dünyasında büyük bir etki yarattı. Bu buluş, ışığın doğası hakkında yeni sorular ortaya çıkardı ve sonraki bilim insanlarına ışık hızını daha hassas bir şekilde ölçme yolunda ilham verdi
Romer'in çalışmasından yüzyıllar sonra, 19. yüzyılda Fransız fizikçi Hippolyte Fizeau ve daha sonra Leon Foucault, ışık hızını daha kesin yöntemlerle ölçmeyi başardılar. Bu ölçümler, ışık hızının günümüzde kabul edilen değerine çok yakın sonuçlar verdi.
20. yüzyılda ise, Albert Einstein'ın izafiyet teorisi ışık hızını evrenin temel sabitlerinden biri olarak kabul etti. Einstein, ışık hızının evrendeki en yüksek hız olduğunu ve bu hızın aşılamayacağını teorik olarak ortaya koydu.